Çocukken Kütahyanın Aizanoi’sinde Kibele tapınağı leyleklerine iyi geceler dileyerek uykuya dalan, yorganı kafasına çekmeden uyuyamayan, sabahları tek terlikle sekerken Şubat’a söylenip diğer teki arayan, hasbel kader bulursa iki ayak yürüyerek Şubat’ı besleyen, kendisi 7/24 meyveyle beslense hiç şikayet etmeyecek olan, arabayı paralel park edemeyen ama edecek birini mutlaka bulan, kuaförü ve doktoru hep erteleyen, nerdeyse tamamen babaanne mobilyası/eşyası ile yaşayan, kullanmadığı eşyaya/giysiye 6 ay süre verip acımadan uzaklaştıran, tatil anlayışı, kalabalık plajlardan/şehir merkezlerinden uzak, tabanları su toplayana kadar dağ bayır ova yürümek olan, Ekonometri eğitimi alıp tekstil elyafı yutarak hayatını kuran, kurumsallıktan emekli olmayı göze alamayıp çocukken edindiği becerilere sığınarak hayatını yeniden kuran, 12 metrekarelik atölyesinin düzeni için saatlerce plan yapıp uygulayan, sonuca 1 dakika hayran bakıp 4 dakkada yeniden dağıtan, hatayı çabuk kabullenip, sebep arayışında her yeri didik didik eden, çözümü bulana kadar her yolu deneme takıntısı olan,bulmadan başka işe odaklanamayan, fonda bi gün azam ali, bi gün hit pop, bi gün klasik, bi gün etnik müzikle çalışan, hayata pozitif bakmaya çabalayan onca insandan, potansiyel gevezeliğiyle ayrılanlardan biri de benim