Haftasonları, aklıma gelen her 'kurye murphy yasası'nı düşünerek kargoları hazırlıyorum. Ne yaparsak yapalım kırılma olasılığı sıfır diil, biliyorum. Bilmediğim şey, sıfıra en yakın olasılığın nezaket olduğuymuş.


Diğer Pazartesilerden hiç bir farkı yoktu şubeye ulaşana kadar.


Olay mahalli : Kargo şubesi. 2 katlı bir evin alt katı. (bi çok yerde de öyle galiba. Bu gereksiz bilgiyi vermeden geçemezdim.) Araçları, şube kapısını kapatacak şekilde yanyana dizip arka kapılardan birini diğer aracın açık kapısına, öteki kapıyı da bahçe duvarına teğet açmışlar. Kapıya barikat kurmuşlar, öyle düşünün. O birbirine teğet açık kapılardan birine de ben diyim yatakbaşı siz diyin paketlenmiş bi han kapısı dayanmış. Muhtemelen ilk yüklenecek olan kargo. Sırtını kapıya dayamış bu dev paketin önüne de adrese göre araca istiflenmek üzere boy boy paketler dizilmiş.

Giriş: Şube kapısına yöneldim. Sadece yöneldim. Çünkü içeri geçebilmem için teğet kapılardan birinin kapanması lazım. Barikatın açılması lazım.


Gelişme: Elimde paketler kapıya yönelmemle kalakalmam, efendi bakışlı, yardımsever bi çalışan tarafından farkedilmem uzun sürmedi. Doğruldu. Şimdi centilmen centilmen gelip bir kapıyı kapatıp, bir yolu açacaktı. Mantıken o kapı da, önüne dev paket yaslanmamış olan olacaktı.


Olmadı……


Çünkü bir yolu açmak için birden fazla kapı varsa ve bu kapılardan biri yolu felakete açacaksa, birileri mutlaka o felaket kapısını seçecektir. 


Hangi dev paket, ne kadar durabilir kapıyı kontrolsüz nezaketle iten bir el karşısında. Saniyeler içinde oldu buraya kadar herşey. Kapı bana yol açarken,  paket yaslandığı yerden kaykılıp tüm ağırlığı ile önünde dizili paketlerin üstüne yığılırken bişey olmaya başladı zamana. Eğrildi, büküldü, sekte mekte bişeye uğradı. O istif istif paketler dümdüz olurken ben  içlerine neler doldurdum neler. Camlar, ilaçlar ..  Zihin kutupbaşlarım arasında temas kesildi. Beyincik işlevini yitirdi. Elimdeki paketlerimi görür oldum ezilenler içinde. 


- Gel abla… 

- zzzzzz fincanlar

- Abla geç.. 

- zzzzz tabaklar

- alayım mı abla ben?

- zzzz daha dün paketlediğim saksılar 

- ablaaa

- zzz kaseler

- bişey oldu ablaya

- sonra kargolar neden kırılıyor?

- kafanı filan mı vurdun abla ? 

- zzz demlik 

- ver ablam sen onları bana 

- yaklaşma banaaaağğ!!!


Beşinci günün şafağında doğuya bakar gibi göklere bakarken elimden paketleri aldıklarını hatırlıyorum. Kolonya getirin bileklerimi ovun! Ne yatakbaşısı, ne dev paketisi diyin. Etil metil içirin! Ne kırılır etiketisi, ne devrilmesi, burada yerçekimi yok diyin. Acı eşiğim yüksektir benim. Ne kargo şubesi, cehennemde bir tabaka burası diyin!!! 


Sonuç: Nurtopu gibi pazartesi sendromum oldu. Hem de en centilmeninden ! 


Bazı acılar için ağlamak yetmiyor
Bazı acılar için ağlamak yetmiyor...
Dm’ye farklı hesaplardan hemen her gün düşen, soru mu, yoksa bi emri vaki mi olduğunu anlayamadığım cümle
'Ürünlerinizi çok beğendim, ürün karşılığı tanıtımızı yapmayı kabul edebilirim'...
a
Author
read more ⟶
1 comments
Elif
Elif
Thursday 10th October 2019

Çok üzüldümmm, ama okurken gülmekten de tutamadım kendimi :)

Showing 1 to 1 of 1 (1 Pages)
Leave a comment
Note: HTML is not translated!